Otizm Tedavisi Mümkün müdür?

Otizmin tamamen önlenebildiği ve %100 iyileşme sağlanabilen bir tedavi yönteminin olup olmadığı uzun zamandır tartışılmaktadır. Birçok uzman %100 sonuç sağlanan vakalardan bahsetse ve bunları kayıt altına almış olsa da, otizm temelde nörolojik bir problemdir ve erken bebeklik dönemlerinden itibaren görülür. Ancak iyi bir otizm tedavisi ve terapisi ile otizmi en aza indirmek mümkündür.

Otizmli bireylerin yıllar boyunca sürecek terapi ve tedavi süreçlerine ihtiyaçları vardır. Bu sürecin temel amacı, çocuğun kendi başına öğrenme olanağı olmadığı becerileri kazanmasını sağlamaktır. Bununla birlikte, otizmin etkilerinin azaltıldığı ve bireyin iletişim sorunlarının çözülebildiği tedaviler de bulunmaktadır. Bu tedavilerin kesin bir etki sağladığı tartışma olsa da kısa ve uzun vadede etkili olduğu bilinmektedir.
Psikiyatrik Otizm Tedavisi

Kesin bir tedavi uygulayabilmek için öncelikle otizmli bireylerin olumsuz ve sürekli olarak tekrarlanan davranış biçimlerini ortadan kaldırmak gerekir. Otizm rahatsızlığına sahip bireyler Asperger sendromu, anksiyete, panik atak gibi rahatsızlıklara yatkındır. Ayrıca iletişim ve davranış eksikliği çocukların öfke nöbetine kadar varabilen reaksiyonlar göstermesine sebep olur. Olumlu bir sonuç alabilmek ve ilerleyebilmek için her şeyden önce bu tür reaksiyonların önüne geçebilmek gerekir.

Otizm tedavisi için ilk aşama psikiyatrik ve nörolojik tedavidir. Çocukların öfke ve kaygı nöbetlerini önleyebilmek için çeşitli dozajlarda ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlarda kesinlikle doz aşımı yapılmadığından emin olmak gerekecektir. Bununla birlikte, nörolojik ve psikiyatrik tedaviler otizmi ortadan kaldırmak için tek başına yeterli değildir. Tedavinin amacı hastayı tamamen iyileştirmek değil, terapilerin sorunsuz bir şekilde devam edebilmesini sağlamaktır. Otizmli hastalar uzun süren terapiler sonucunda sahip olmaları gereken becerilerini kazanabilir ve hayatlarını bu hastalığın etkisi altında olmadan sürdürebilirler. Bununla birlikte, beslenme ve vitamin programları otizm tedavisinde önemli bir yere sahiptir.

Otizm Tedavi Uygulamaları

Gluten-Kazein Diyeti

Gluten, tahıllarda, unlu mamullerde bulunan bir proteindir. Aynı şekilde kazein de süt ve süt ürünlerinde bulunur. Birçok uzman otizmli çocukların bağırsaklarında aşırı geçirgenlik olduğunu, bu yüzden gluten ve kazein içeren besinleri sindirmekte zorluk yaşadığını iddia etmektedir. Bu iddia henüz bilimsel olarak kanıtlanmış değildir ancak gluten-kazein diyeti birçok yerde uygulanmaktadır.

Her ne kadar hiperaktiviteyi azalttığı deneyimlenmiş olsa da, bu diyetin çocuklarda vitamin ve mineral eksikliğine yol açabileceği unutulmamalıdır. Gluten ve kazein proteinlerinin sindirilip sindirilmediği çeşitli kontroller ile anlaşılabilir. Eğer çocukta böyle bir sorunun var olduğu kanıtlanmazsa kesinlikle gluten-kazein diyeti uygulanmamalıdır. Aksi takdirde çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir.

Ağır Metallerden Arındırma

Otizmli çocukların, vucütlarında bulunan ağır metaller yüzünde bu rahatsızlığa sahip olduklarını varsayan bir grup vardır. Bu varsayım, çeşitli deneylerle kanıtlanmış olsa da tam anlamıyla ispat edilebilmiş değildir. Bireyin vücudundaki metaller kişkiş gibi bitkilerin sindirilmesiyle ya da diğer tıbbi müdahaleler ile atılır. Ayrıca kimyasal yollarla metallerin atılabilmesi için çeşitli ilaçlar kullanılır. Bilimsel olarak ispat edilebilmiş bir yöntem olmadığı için otizm tedavisi olarak değerlendirilmemeli ve bu metottan uzak durulması gerekir. Bununla birlikte, söz konusu uygulamanın ölüme kadar varabilen risklerinin bulunduğunu unutmamak gerekir.

Neuro-Feedback

Bu yöntemin amacı normalden farklı beyin dalgalarını çeşitli egzersizler ile normale çevirebilmektir. Çocuğun başına elektrotlar yerleştirilir ve beyin dalgaları bu cihazlar vasıtasıyla bir bilgisayara aktarılır. Bilgisayara aktarılmış olan beyin dalgaları bir animasyon hâline getirilir ve çocuğa izletilir. Otizmli birey, algılayabileceği bir animasyon hâline getirilen beyin dalgalarını izlerken zihinsel aktivitesini değiştirir. Animasyon bir bilgisayar oyunu hâline getirilmiştir. Beyin dalgaları normal hâle geldikçe oyunda puan kazanılır. Bunun etkili bir yöntem olduğu çeşitli laboratuvar araştırmalarıyla kanıtlanmıştır. Uzun süreli uygulamalarda çocukların olumlu davranışlar kazandıkları bilinmektedir. Bütünleştirme terapileriyle eş zamanlı olarak yapıldığında, çocukların öğrenme ve beceri geliştirme kabiliyetlerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu da bilinmektedir.

Down Sendromu Nedir

Down sendromu, genetik kökenli geçişi olan bir kromozom anomalisidir.

DOWN SENDROMLU BEBEKLERİN ÖZELLİKLERİ NEDİR?

Normal gelişimi olan sıradan bir bebek 46 kromozomla dünyaya gelir. down sendromu olan bebek anne karnında 47 kromozomla gelişir. Bu nedenle hepsinin aynı tip el yüz yapısı mevcuttur. normal bebeklerde 2 tane 21. kromozom varken down sendromlu bebekte 3 tane 21. kromozom vardır. Down sendromunu en çok bilinen sebebi 35 yaş üstü hamileliktir. Literatürde yapılan çalışmalarda bu oranın genç yaşta doğum yapan annelerin her 1000 doğumdan 8 tanesinde down sendromlu bebek doğarken 35 yaş üstü annelerde 32 doğumda 1 bebek olduğu görülmüştür. bu bebekler anne karnındayken teşhis edilebilirler. Doğumdan hemen sonra da teşhisleri konabilir. Aşağıda anne ve yaşlarına göre down sendromu görülme sıklığı tabloda görülmektedir.

down liste

DOWN SENDROMU TİPLERİ

1-Trisomy 21: Döllenme olduktan sonra kromozomlar bölünürken 21. kromozomun birbirine yapışık kalması sonucu ebeveynin birinden 2 diğerinden 1 kromozom geldiği için totalde 47 kromozom meydana gelir. tüm down sendromlu doğan bebeklerin en çok görüldüğü gruptur.
2- Translokasyon: Bu tipte 21.kromozomun bir parçası koparak başka bir kromozoma yapışır.
3- Mozaik: Döllenme olduktan sonraki bölünmelerde bir hat 46 kromozom diğer hat ise 47 kromozom olarak devam eder ve mozaik bir yapı oluşur.

Down sendromunun 3 tipi vardır. Hangi tip olduğunun belirlenmesinin sonraki gebeliklerde olabilecek risk düzeyini belirlemede önemlidir.

FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

Kromozom sayısı 47 olduğu için hepsi birbirine benzer. bu durum doğduğu andan itibaren fark edilebilir. Tipik fiziksel özellikleri:

Gözleri çekik ve küçüktür.
Göz bozukluğu görülebilir.
Küçük ve basık burunları vardır.
Parmakları kısadır.
Serçe parmağı kıvrıktır.
Enseleri kalın ve kısadır.
Dilleri büyük olup çoğu zaman ağız dışına çıkar.
Dişleri geç çıkabilir. Normalden daha küçük aralıklı ve düzensizdir.
Avuç içinde tek çizgileri vardır.
Ayak baş parmağı ile diğer parmakların arasında açıklık vardır.
down-9

DOWN SENDROMU VE GELİŞİM SÜRECİ

Down sendromu bir hastalık değil genetik geçişli bir durumdur. Bu bebekler normal bir bebeğin tüm ihtiyaçlarına gereksinim duyarlar. Beslenme, ilgi,sevgi, oyun oynama, oturma, emekleme, sıralama ve yürüme gibi normal gelişimin bütün aşamalarını gösterirler. Hepsinde olmamakla birlikte bazı down sendromlu bebeklerde doğumdan itibaren eklemlerde gevşeklik, kas tonusunda azlık, hareketlerinde yavaşlık ve gelişim geriliği görülür. Ağız ve çene çevresi kas güçsüzlüğüne bağlı annesinin memesini veya biberonu yeterli alamayabilirler. ilerleyen süreçte çiğneme zorluğu çekebileceği, için yeterli ve dengeli beslenemeyebilir. Doğumdan itibaren kalplerinde delik veya üfürüm sebebiyle düzenli takipleri önemlidir.

Zihinsel gelişimleri yaşıtlarına göre geriden takip eder. IQ’ları 20-85 arasında olur. Eğer doğru ve zamanında eğitime başlarlarsa zihinsel kapasiteleri de iyiyse 2-3 yaş civarı konuşmaya başlarlar. Böylece ilerleyen yıllarda kendilerini ifade edip günlük yaşam becerileri ve sosyal hayatın içine dahil olabilirler.

Down sendromlu bebekler, Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine doğumdan 2 ay sonra özel destek eğitimine başlayabilirler. Biz down sendromlu bebeklerin öncelikle takvim yaşına uygun fiziksel gelişimlerini değerlendiriyoruz. Bebek bize geldiğinde zaten hastanede rutin kontrollerine devam ediyor oluyor. Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak Rehabilitasyon sürecinde multidisipliner yaklaşıma önem verdiğimiz için gerekli hekimlerle görüşmeler yaparak down sendromlu bebek için en iyi terapi programı oluşturuyoruz. Bunu yaparken bebek ve ailenin maksimum yarar sağlayacağı en son çıkan teknikleri uygulayarak bebeğin fiziksel gelişim aşamalarını yaşıtlarıyla paralel olacak biçimde takibini yapıyoruz. Her hafta kuruma gelen bebeğin haftasına uygun gelişimini takip ederek yetersiz olduğu noktalara yönelik uzman fizyoterapistler eşliğinde pozisyonlama, egzersiz ve hareketlerle gelişimini destekliyoruz. Erken eğitim programları,konuşma terapisi, alternatif terapiler, duyu bütünleme ve oyun grupları ile destekleyerek gelişimlerine tam destek sağlamayı hedefliyoruz.

Ayrıca aileye de evde yapması gerekli ev programı vererek rehabilitasyon sürecinin devamını ve sürekliliğini sağlıyoruz.

DOWN SENDROMU VE BESLENME

Down sendromlu ç0cukların beslenmesine erken dönemden itibaren dikkat edilmelidir. Çünkü yemek yemeyi çok sevdiklerinden ve yavaş hareket ettiklerinden kilo almaya meyilli olurlar. çoğunda çocukluk çağında yada ilerleyen yaşlarda obezite görülür. Obeziteye bağlı kalp damar hastalıklarına yakalanma riski yüksektir. mümkünse buna engel olacak bir beslenme biçimi benimsenmeli ve gerekirse diyetisyen kontrolünde olmalıdırlar.

Bu sebeplere bağlı gelişimleri takvim yaşının gerisinde kalabileceği için en erken dönemde rehabilitasyon sürecine başlamalıdırlar. Düzenli ve etkin bir fiziksel ve zihinsel eğitimle erken dönemden itibaren desteklendiklerinde eğitilebilir ve öğretilebilir grup içerisindedirler.

Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine başvuran bebeklerin beslenememe sebeplerinin kaynağını belirleyerek gerekli pozisyonlama , kas güçlendirme ve ağırlık aktarma tekniklerini kullanarak fizyoterapi eğitimi vermekteyiz.

DOWN SENDROMU VE İŞİTME

Down sendromlu bebeklerin erken dönemden itibaren Kulak burum boğaz muayenesi olmaları gerekir. Çünkü çeşitli seviyelerde işitme kaybı görülebilir. kulak yollarının küçük ve dar olması nedeniyle Down Sendromlu çocuklar sık sık kulak enfeksiyonu geçirirler. Sıvı ve kulak kirinin birikmesi sonucu dışardan gelen sesleri bazen duyar bazen duyamazlar. Bu durum İşitme Algısı” ve “Dinleme Becerisini etkiler. Eğer çocuğunuz sesleri bir duyup bir duymuyor ise bunlara kulak kabartıp dinlemeyi öğrenemez. Böylece kendi diline ait sesleri, konuşma seslerini geliştirme becerisini (fonolojik gelişim) olumsuz etkilenir.
Down Sendromu olan çocuklarda görülen başka bir tip işitme kaybı da duyu sinirlerine, (sensorineural) bağlı işitme kaybıdır. Bu daha kalıcı bir işitme kaybıdır. İşitme sinirleri veya iç kulaktaki zedelenmelerle olur. Bu tip işitme kaybı olan çocuklar işitme aletine gereksinim duyarlar.
Üçüncü tip işitme kaybı ise karışık tiptedir. Yani yukarıdaki bu iki tip işitme kaybı bir arada söz konusudur. Bu nedenlerden dolayı düzenli olarak KBB doktoruna gidilmesi ve aralıklarla işitmenin ölçülmesi gerekir.
Konuşma ve dil gelişimi açısından çok önemli olan bu iyi duyma becerisinin başlangıçtan itibaren güçlük çıkartması, bunu telafi edecek iyi durumdaki duyuların (görme), dil öğretiminde kullanılmasına neden olmuştur. Bu yüzden Down Sendromlu çocuklara konuşma ve dil görsel yolla öğretilmektedir. Erken eğitim programlarında öğretilmesi gereken ilk becerilerinden bir tanesi “sese karşı tepki ve duyarlılık” göstermelerini sağlamaktır. Bu sesler ev dışı sesler olabilir( araba, tren, ezan, oynayan çocuklar gibi) veya ev içindeki sesler olabilir(kapı, su, çamaşır makinesi gibi). Bebeğinizin bu seslere tepki geliştirebilmesi için başlangıçta bu seslere dikkat çekmeniz ve sesin kaynağına gidip bulma oyunu oynamanız yerinde olur veya bebek oturacak kadar büyüdüğünde, bebeğin iki yanına koyacağınız örtülerin veya kutuların altına sesli oyuncaklar saklayıp (çalar saat, müzik kutusu gibi) sesi bulma oyunu oynayabilirsiniz. Bebeğinizin sese doğru gitmesini sevinerek ve alkış teşvikiyle yönlendirin. Uygun örtüyü açtığında da oyuncağı ile bir süre oynamasına izin verin. Başlangıçta bebeğiniz her şeyi sizin yardımınızla yapacaktır.O hazır olduğunda yardımı yavaş yavaş çekip, becerilerinin daha özgür gelişmesine olanak vermek gerekir.

ANNE BABA EĞİTİMİ

Down sendromu tedavisinde anne ve babanın hastalık konusunda bilinçlenmesi ve eğitimi çok önemlidir. Çünkü doğumdan hemen sonra anne baba down sedromlu bebekleri olduğu söylendiğinde şaşkınlık yaşarlar ve çeşitli kaynaklardan araştırma içine girerler. Bu süreç onlar için yorucu ve yıpratıcı olabilir. Farklı ve çok çeşitli kaynaklardan aldıkları bilgilerle kafaları karışabilir ve tükenmişlik duygusu yaşayabilirler.

Biz Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine başvuran ailelere öncelikle down sendromu nedir, süreç nasıl işler, çocuğun eğitimine nereden başlamak gerekir gibi kafalarındaki soruları cevaplayarak başlıyoruz. Ayrıca düzenli takip halinde oldukları doktorlar ile iletişime geçerek down sendromlu çocuğa maksimum destek sağlamayı hedefliyoruz. Böylece ailenin kafasındaki soru işaretlerini gidererek çocuğuyla uyumlu, bilinçli ve mutlu ebeveynler olmasını destekliyoruz.

Özel Eğitimde Ailenin Yeri

Ruhsal, zihinsel, duygusal, bedensel nedenlerle yaşıtlarından önemli oranda farklılıkları olan bu nedenle yaşıtları ile aynı eğitimi alamayan çocuklara ayrı bir ortamda veya yaşıtları ile aynı ortamda kaynaştırma yolu ile verilen eğitime özel eğitim denmektedir.
Engel: Bireyin yaşadığı sürece yaş, cinsiyet sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak toplumda oynaması gereken rollerin yetersizlik yüzünden yerine getirememesi durumudur. Yani birey belli bir zamanda, belli bir durumda yapması istenenleri yetersizlik yüzünden yapamazsa yetersizlik engele dönüşür.
Engelli Çocukların Eğitimindeki Amaçlar
Toplum içinde rollerini gerçekleştiren bireyler yetiştirmek,
Kendi kendine yeterli bir duruma gelmeleri için temel yaşam becerilerini geliştirmek,
Yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda üst öğrenime,iş-meslek alanlarına ve hayata hazırlamak,
Yeterli sağlık beslenme ve düzen alışkanlıkları kazandırmak,
Zihinsel ve bedensel açıdan kendine yeterli bir vatandaş haline getirmek,
Mevcut istidat ve kabiliyetlerini en yararlı şekilde kullanabilmelerini sağlamak,
Aşırı ve zararlı etkilerle bağımsızlıklarının engellenmesini kötüye kullanılmasını,istismar edilmesini önleyici önlemler almak,
Sosyal olaylara ilgi gösterme,sosyal çevre içinde bulunmaktan hoşlanma,başkaları ile işte, oyunda deste ve bütün ilişkilerde işbirliği yapmak,
Seviyeye uygun devamlı öğrenme alışkanlığı kazandırmak,
Daha iyi rahat ve düzenli yaşamanın yollarını öğretmek,
Beden akıl ruh sağlığı yerinde hür ve emniyet içinde yaşayabilecek bir seviyeye getirmek,
Türkçe’yi iyi konuşur,ihtiyaçlarını karşılamada yerinde kullanabilir hale getirmek,
Anayasamıza göre bireylerin hakları olan zorunlu ilköğretimi everme güçleri oranında gelişimlerini ve topluma yararlı bir vatandaş olmalarını sağlamak,
Mesleki öğrenim ve çıraklık yapabilecek olanlara bu alanda yetişme ve ilerleme olanaklarını sağlamak’tır.

Özel Öğrenme Güçlüğü (Disleksi)

Dinleme, konuşma, akıl yürütme, okuma yazma ve matematiksel işlemlerde bilginin öğrenilmesi ve yorumlanmasında yaşanan zorluklara özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) denir.

özel öğrenme güçlüğünün (Disleksi) nedeni tam olarak bilinmemekle beraber doğum öncesi annenin yetersiz beslenmesi, Geçirilen enfeksiyonlar, Doğum sırasında plasenta ve göbek kordonu anomalileri, Doğum sonrası geçirilen ateşli hastalık, nörolojik fonksiyon bozukluğu, genetik ve çevresel faktörlerin etki ettiği bilinmektedir. Vitamin ve mineral eksikliği ile beslenme bozukluğu çevresel faktörler arasında sayılmaktadır.

Türkiye’de öğrenme güçlüğü görülme oranı oranı %8-10 civarındadır. Ülkemizde özel öğrenme güçlüğü olan çocukların tespiti genellikle ilköğretim çağında 2. sınıfın sonuna doğru olmaktadır. Bu çocuklar normal zekalı yada üstün zekalı olurlar. Sadece öğrenme becerileri yaşıtlarına göre yavaş ve geriden takip eder. İlkokul birinci sınıfın sonunda sınıftaki çocuklar okuma yazmayı sökmüşlerdir. Özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) olan çocuk henüz harfleri yeni tanımakta ve heceleri birleştirememektedir. Yazısı ise çoğu zaman okunaklı olmayıp çok karışıktır. yazısı çirkin harfler eğik çizginin üstüne yada altına taşmış şekilde yazı yazmaktadır. Sınıfta ders dinlerken sessiz, bildiği soru olsa bile yanlış söylerim düşüncesiyle parmak kaldırmayan kendi halinde öğretmen soru sorduğunda katılımcı olmayan bir çocuktur. Fakat teneffüste bahçede yada arkadaşları ile oyun oynarken katılımcı ve girişkendir. Ancak konu ders yapmak, ders çalışmak kitap okumak ve ödev yapmak olduğunda isteksizdir. Çünkü öğrenmek için gerekli dinleme, anlama, yorumlama ve işlem yapma sıralamasında kopukluk vardır.

ÖĞRENME BOZUKLUĞU TÜRLERİ

disleksi (dyslexia):

disgrafi (disgraphia):

diskalkuli (dyscalculia):

YAŞLARA GÖRE ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BELİRTİLERİ

OKUL ÖNCESİ DÖNEM

Sesleri kelimeleri ve harflerin sıralamasında güçlük yaşar.
Alfabetik sıralamayı yapamaz.
Kopyalama ve boyama yapmakta zorlanır. Sınırlı boyama yapamaz.
Hafızası zayıftır ve öğrenme güçlüğü yaşar.
Sık sık okula gitmek istemez.
Harf ve kelime oyunları oynarken yavaş tepki verir.

İLKOKUL DÖNEMİ

Okula gitme konusunda isteksizdir.
Konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmekte zorluk yaşar.
Sesleri, kelimeleri ve harfleri öğrenmede zorlanır.
Harfleri tanımakta, harfleri seslendirmekte, bu becerileri otomatikleştirmekte ve hızlı bir şekilde çözümlemekte zorlanır.
Kelimeleri hecelere ve harflere ayıramaz.
Okumada zorlanır.
Kelime ve ses bilgileri zayıftır.
Sesli okuması yaşıtlarına göre yavaş ve geriden takip eder.
Verilen komutlara uymakta zorlanır.
Plan yapamaz.
Endişeli görünürler.
Benzer/Sesteş harfleri karıştırarak d-b-p, m-n, t-f / b-p, t-d, f-v, s-z gibi okurlar.
Harf sırasını karıştırırlar: ve = ev …
Okurken harf atlarlar. güneş =günş
Alfabeyi öğrenmede zorluk yaşarlar. Harflerin yerini ve sırasını karıştırırlar.
Okurken satır atlaması yaparlar.
Okurken harf yada hece eklerler
Okurken harflerin yerini değiştirirler. portakal =porkatal
Noktalama işaretlerini kullanmazlar.
Yazıları okununca anlaşılamayacak derecede çirkindir.
Çarpım tablosu, haftanın günleri, bir yıldaki ayların sıralanışı gibi sıralı ezberleri karıştırırlar.
yön zaman kavramlarını (örneğin, sağ/sol) karıştırırlar
Ödevlerini yapmayı unuturlar. Anne-babaların sık sık bu konularda uyardıkları ve bazen de çocukları yalancılıkla suçladıkları görülmek
Uzaklık ve derinlik algılamasında sorunlar yaşayabilirler. Bu nedenle bir tepsiyi taşırken devirebilir, ya da elindekileri daha sık yere düşürebilir, bazen de eşyalara çarpabilirler.
Bu çocukların tahtaya yazılan yazıları defterlerine not etmeleri yavaştır, arkadaşları bitirdiği halde onlar yazmaya devam ederler ve okunaksız yazarlar.
Yazılı kelimeleri öğrenmede ve hatırlamakta zorluk yaşarlar.
12’yi 21 yazarlar, p’yi d, d’yi b yazarlar ve bir kelimeyi oluşturan harflerin sırasını hatırlayamazlar.
okulda kitaplarının yerini unuturlar, eşyalarını kaybederler,
içinde bulundukları yılı, günü ve mevsimi ayırt edemezler.
Kahvaltıya öğle yemeği diyebilirler; dün, bugün ve yarını karıştırabilirler.
Gördüklerini hatırlayamazlar ya da zihinlerinde canlandıramazlar.
Konuşurken bir cümle ya da fikrin ortasından başlayabilirler ya da bir cümlenin ortasında durabilirler.
Bazı durumlarda toplama, çarpma yapabilirler; ama çıkartma ya da bölme yapamazlar.
Kimi zamanda matematiği yalnızca zihinden yapabilirler, ama yazamazlar.

ORTAOKUL VE LİSE DÖNEMİ

Okumada harf ve ses sıralamasında güçlük çeker
Ödevlerde ve sınava hazırlıkta çok daha fazla zaman harcar.
Sınavlarda yavaştırlar, yetiştiremezler.
Hafızası zayıftır.
İşleri planlayamazlar.
Öfke kontrolu bozukluğu vardır.
Okula gitmek istemezler.

ÜNİVERSİTE DÖNEMİ

Okuma, yazma ve matematiksel işlerden kaçınır.
Kendine güveni eksiktir.
Planlama becerisi yetersiz olduğundan sorumluluk almak istemez.

ANNE BABALARIN AKLINDAN GEÇEN SORULAR?

Haftanın günlerini öğrenebilecek mi?
Birinci sınıfın sonunda arkadaşları okuma yazmayı öğrendiği halde neden hala harfleri bile bilmiyor.
Uzayla ilgili konularda bile konuşabilirken 2 ile 2’yi neden toplayamıyor?
“Niye okulda iyi değil?
okurken sürekli harflerin yerini değiştiriyor
b ve d harfleri arasındaki farkı göremiyor mu?
“Anlamını bildiği bu kelimeleri neden okuyamıyor?
“Aslında çok akıllı her şeyi biliyor ama neden okulda başaramıyor?
“Dört farklı aritmetik probleminin hepsine birden neden aynı cevabı veriyor?
“Çok iyi bir çocuk, çok çalışıyor ama neden yapamıyor?,
“Her yıl aynı noktada, sanki yalnızca yaşı büyüyor.
Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde Özel Öğrenme Güçlüğü ve Terapi yaklaşımı

Öğrenme güçlüğü destek eğitim programları, zekası normal veya normalin üstünde olup öze öğrenme güçlüğü yada disleksi tanısı çocuklar için uyguladığımız bir programdır. Bu çocuklar akranlarına oranla daha yavaş öğrenir. Kurumuzda çocuğun eğitim düzeyi belirlenerek hedeflenen doğrultuda gelişim ve değişim yaratmayı hedeflemekteyiz Bu değişimin başlayabilmesi ve etkili bir terapi süreci için erken tanı çok önemlidir. Çünkü yaşamı boyunca eğitim ve sosyal hayatını olumsuz etkileyebilecek bu durumun en erken dönemde teşhis edilerek biran önce terapiye başlanması gerekir. Bu sayede hayatın erken döneminde öğrenme güçlüğünün sebep olduğu yetersizlikler çözülebilmektedir.
0-6 yaş döneminde bu çocukların konuşmaları yaşıtlarıyla kıyaslandığında gecikmiştir. Sosyal ortamlarda içine kapanık olurlar, renk ve şekil kavramlarını karıştırır yada öğrenemezler. içinde, dışında, yanında gibi yön kavramlarını karıştırırlar., bilgisayar ve elektronik oyunları uzun süreli ve başarılı biçimde oynayabilirler. uzun süre televizyon seyretmekten hoşlanırlar. Akranlarına oranla zihinsel gelişimi, konuşması kelime dağarcığı geri kalmıştır.

Okul öncesi dönemde psikolojik ve akademik gelişim basamaklarını tamamlayamazlar. Bu nedenle ilkokula başladıklarında zihinsel ve bilişsel gelişimleri henüz ilköğretim müfredatını öğrenmeye hazır değildir. Bu nedenle dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerini kazanmasında ve kullanmasında önemli güçlükler görülür. Disleksi’li çocukların eğitim alabilecek zihinsel gelişimleri henüz tamamlanmadığı için okuyamazlar, yazamazlar ve matematiksel işlemleri kavramada zorluk çekerler.Bu nedenle kalabalık Sınıf düzeni içerisinde müfredattaki eğitim programını anlamakta ve öğrenmekte güçlük çekerler. Bu çocukların disleksi konusunda uzmanlarla birebir destek eğitim almaları gerekir

Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine başvuran özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) ön tanısı almış çocuklara başlarken değerlendirme testi uygulamaktayız. takvim yaşına uygun zeka testleri yapılarak gelişim seviyesini tespit ediyoruz. Her çocuk için ayrı bir değerlendirme sonrası terapi programı oluşturmaktayız. Takvim yaşına göre geri kaldığı konuları ve alanları tespit ederek 6 aylık ve bir yıllık özel destek eğitim planı belirliyoruz. Bu plan dahilinde her hafta 2 seans olmak üzere çocuk gelişimi uzmanları, pedagoglar, özel eğitim uzmanları ve gerekli ise fizyoterapistler eşliğinde eğitim vermekteyiz . Kurumuzda Öğrenmenin gelişimsel basamakları olan algısal öğrenme, Ayırt edici ve birleştirici öğrenme,Özümseme ve Uyum aşamalarını sırasıyla uygulamaktayız.

Öğrenme güçlüğüne yönelik programlar dahilinde kavramlaştırma, hafıza, konsantrasyon, mantık ve muhakeme ile alakalı zeka atölyesi sınıfı bulunmaktadır. Çocuklar zeka oyunlarını severek ve isteyerek oynamakta aynı zamanda da akademik düşünme yetilerini artırmaktadır . Bu sayede Çocuğun dikkat dağınıklığına , dikkatini toplamasına ve algısını artırarak bilişsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Her ayın sonunda gelişimlerini bireysel eğitim planı çıkartılarak gelişme gösterdiği alanlar kaydedilmektedir. Seanslar neticesinde gelişim basamaklarındaki kazanım sağladıkça bir üst aşamaya geçilmektedir. Böylece özel öğrenme güçlüğünün (Disleksi) sebep olduğu yetersizliklerden kurtulan çocuk daha verimli mutlu ve pozitif bir eğitim ve sosyal hayat yaşayabilir.

Özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) yaşayan bireylerin sadece akademik alanda değil yaşamlarında farklı alanlarda da sorunlar yaşarlar. Kendilerini yeterli ve uygun bir biçimde ifade edemedikleri için sosyal hayatta problem yaşayabilirler. Evde ailesinin sürekli görüştüğü tanıdıkları yada arkadaşlarının yanında rahat, hareketli ve oldukları gibi davranırlar.Ancak ilk girdiği farklı sosyal ortamlarda yada tanımadığı kişilerin yanında ve alışkın olmadığı ortamlarda çekingen olurlar. kendini ifade edemez, kendilerini savunamaz sessiz olurlar. Bu çocuklar toplum içinde belki de en sık eleştirilen, suçlanan ve yargılanan çocuklardır. Okul başarısızlığı nedeniyle tembel, dağınıklığı nedeniyle savruk, sağını solunu karıştırması nedeniyle aptal, bazı harfleri karıştırması nedeniyle dikkatsiz, daha sık düşmesi ve eşyaları devirmesi nedeniyle sakar şeklinde haksız eleştirilere maruz kalırlar. Böyle bir durumda öğretmen ve aile çocuğa yüklenirken, çocuğun kendisi de aslında ne olduğunu anlayamaz. kendini bir türlü ifade edemediğini ve hiç kimsenin onu anlamadığını düşünür. Elinden gelen çabayı göstermesine rağmen başarılı olamadığını düşünür. Sonuçta içine kapanır ve kendine güveni azalır. Yaptığımız çalışmalarda kendilerini genellikle ‘Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum. “Ben yeterince iyi değilim. “Ben aptalım.”, “Ben geri zekâlıyım.”, “Kimse beni sevmiyor.” gibi duygu ve düşüncelerle ifade ettiklerini görüyoruz. Biz bu ifadelerden çocuğun öğrenme bozukluğu nedeniyle yaşantısının ona sunduğu deneyimlerin kendisini algılamada olumsuz düşünceler geliştirmesine yol açtığını anlıyoruz. Çünkü, ailesi ya da öğretmeni çoğunlukla yalnızca olumsuz yönleriyle ilgileniyor olumlu yönlerini kimse takdir etmediği ve yok saydığı için bu durum onun kendini sevmemesine ve kabul etmemesine yol açıyor. Kendi dünyasını hep yanlışlardan (yanlış yazan, yanlış okuyan, yanlış hesaplayan) oluşan bir dünya olarak algılıyor ve sonuçta kendini sürekli yargılar hale geliyor. “Ben neden böyleyim sorusunu çok sık sorar. Aslında hiçbir zeka geriliği olmadığı halde hatta bazıları üstün zekalı olduğu halde bu çocuklar haksız yere aileleri, öğretmenleri ve çevresi tarafından anlaşıldığı için eğitim ve toplum dışına itilebilmektedirler. Bunu önlemek için uygun zamanda gerekli akademik ve psikolojik destek verilmelidir. Yoksa özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) olan çocuklar yaşamın ilerleyen yıllarında depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabilirler.

Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine devam eden disleksi tanısı almış çocukların tüm bunları yaşamasını önlemek için uzman psikologlarla Özgüvenini destekleyici ve benlik bilincini artırmak amaçlı psikoterapi programları uygulanmaktadır. Ayrıca Disleksi’li çocuklarda dikkat dağınıklığına da sık rastlanmaktadır. Kurumumuzda bu çocuklara uzmanlar tarafından sözel, işitsel, görsel eğitim metotları uygulanarak sistemli bir dikkat eğitimi de verilmektedir .

Özel Mucize Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Olarak Ailelere ne Tavsiye Ediyoruz?

Bu çocuklar, özellikle öğrenme bozukluğunun tanınmadığı toplumlarda okulda ve ailelerinde anlaşılamama sorunu yaşarlar. Okuyamadıkları ya da yazamadıkları için zekâ düzeylerinden kuşku duyulur. Aileler paniğe kapılır, öğretmen öğretememenin sıkıntısını duyar. terapiye başlamazsa ilerleyen yıllarda sorunlar artarak büyür. Çoğunlukla herkes çocuğa neden anlamıyorsun ve neden geri kalıyorsun diye yüklenir. çocuk ise elimden geleni yapıyorum neden olmuyor ve neden beni kimse anlamıyor diye düşünür. Gerçekte tüm bu olanlar çocuğun suçu değildir ve tek çaresi bireysel destek eğitimi almasıdır.

Öğrenme bozukluğunun ortaya çıkma nedeni ne olursa olsun, önemli olan ailelerin ve eğitimcilerin sorunun varlığını kabul edip çözüme yönelmesidir. Bu çocukların ailesi doğal olarak diğer anne babalarla kıyaslandığında farklı duygular yaşarlar. Kimisi sorunun nedenini dışarıda görür ve çözümü, okul-öğretmen gibi dış etmenleri değiştirmekte arar. Kimisi suçluluk duyar, kızgınlık hisseder. Endişe veren bu durum, anne babaları depresyona kadar sürükler. Tüm bunlar, aslında çocuğunda özel öğrenme güçlüğünün (Disleksi) olduğunu bir türlü kabul edememesinden kaynaklı tepkilerdir. Çocuk ve anne baba açısından en olumlu yaklaşım, anne babanın sorunun varlığını kabul ederek en erken dönemde çocuğa yardım yoluna gidilmesidir.

Anne baba ve öğretmenlerini çocukla pozitif bir iletişim halinde olması önemlidir. Çünkü bu çocuklar Duyulmaya ve anlaşılmaya çok gereksinim duyarlar. Gerçekte zeki olduğunu, ama öğrenmek için diğerlerine göre daha çok zaman harcaması gerektiğini ve yavaş da olsa bir gün mutlaka yapacağına inandırmak gerekir. Benlik algısının güçlenmesi için kendiyle ilgili olumlu mesajlara çok gereksinim duyarlar. çoğu zaman etrafındakilerin beklentilerini karşılayamadığı için kendine kızarlar. Geç olgunlaştığı için bağımsız bir birey olmak adına kazanacağı becerileri de geç kazanırlar. Toplu taşım araçlarını kullanmak, para hesabı yapmak, basit yemekler pişirmek, saati anlamak, masa hazırlamak, yatak toplamak, telefon kullanmak gibi işleri kendi başına başarmayı öğrenmek onlara iyi gelir. Çünkü, bağımsızlığa geçişte bu becerileri kazanmış olması önemlidir.

ANNELER BABALAR UNUTMAYALIM!!!!

Çocuklarımızın Gelecekte sevgi dolu, mutlu, hayatla barışık, insanları seven iyi yürekli güvenilir, çevresine saygılı bir birey olması okuma yazma yada akademik becerileri geç öğrenmesinden daha önemlidir. Onlar bizim çocuklarımız ve elimizden gelenin en iyisini yapmak isteriz onlar için. Kaldı ki özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) olan çocuklar bazı alanlarda üstün yetenekli olabilirler. Onların bu yönlerini keşfedebiliriz ve gelecekte çocuklarımız iyi arkadaş, iyi eş, iyi anne baba, işini iyi yapan bir meslek sahibi olabilirler. Yeter ki onları sevin destekleyin ve mutlaka özel destek eğitimi aldırın…

Angelman Sendromu

Angelman Sendromu (AS ) ilk olarak 1965 yılında ingiliz doktor Harry Angelman tarafından tanımlanmış nörogenetik bir bozukluktur. Anneden gelen kromozom 15′teki bir bozukluktan kaynaklandığı (vakaların %70-75′i) sanılmaktadır. Sendrom, çocuklardaki sürekli gülümseme hali ve karakteristik bedensel duruş nedeniyle “Happy Puppet Syndrome” (Mutlu Kukla Sendromu) olarak da adlandırılmaktadır. Çocukların ortak özelliği: zeka ve gelişimsel gerilik, benzer fiziksel özellikler, konuşmama ya da minimal konuşma, nöbet ve sürekli gülümseyen yüz ifadesidir.

AS’de klinik özellikler ve temel belirtiler nelerdir?

Aşağıda çocukların klinik özellikleri ve bu özelliklerin görülme oranlan listelenmiştir

Gelişimsel gecikme ( %100 )
Sözel ve sözel olmayan dilin minimum kullanımı, alıcı dilin ifade edici dilden daha gelişmiş olması (% 100)
Hareket ve denge bozuklukları, ayakların ayrık durması, bacakların titremesi, sarsak vücut duruşu, koordine olmayan hareketler ( %100 )
Davranışsal farklılıklar : sürekli mutlu yüz ifadesi, kahkaha, cana yakınlık, el çırpma, hipermotor davranışlar, kısa dikkat süresi ( %100 )
Küçük kafa çevresi ( > %80 )
Üç yaştan önce görülmeye başlamış nöbetler ( > %80 )
Anormal EEG ( > %80 )
Bebeklikte beslenme problemleri ( %20-80 )
Hipopigmental cilt ve gözler ( %20-80 )
Dil, emme ve yalama problemleri, dilin normalden büyük ve dışarıda olması, ağız suyu akması (%20-80)
Uyku bozuklukları ( %20-80 )
Aşırı ağza alma ve çiğneme davranışı ( %20-80 )
Suya aşırı ilgi ( %20-80 )
Sürekli alt bacak ve tendon hareketleri ( %20-80 )

AS’li çocuk nasıl bir gelişimsel hikayeye sahiptir?

AS’li yeni doğanlar, normal hamilelik ve doğum hikayesi, boy, kilo, kafa çevresi bakımından normal fiziksel özelliklerle doğarlar. Doğumdan sonra çocuklar daha yavaş kilo alır ve kafa çevreleri daha yavaş gelişir. Doğumun ilk ayından itibaren motor gelişiminde gerilik görülür. Oral – motor gelişim, dil ve emme becerileri problemlidir. Buna bağlı olarak bazılarında yeme problemleri, kusma, diş gıcırdatma görülebilir. Gelişimsel gerilik kendini özellikle 6-12 aylar arası gösterir. Gelişim, gecikmiş, fakat ilerleme gösteren ve beceri kayıplarının olmadığı bir seyirde devam eder.

AS’nin görülme sıklığı nedir?

Görülme sıklığı 1/15000-1/30000 arasındadır ve kız ve erkeklerde eşit oranda rastlanmaktadır.

AS’ye nasıl tanı konur?

AS tanısı için kullanılan nesnel-objektif bir yöntem yoktur. AS tanısı genellikle karakteristik davranış ve özelliklerin belirginleştiği 3-7 yaşlar arasında pediyatrist ve genetik uzmanları tarafından gözlem, gelişim hikayesi ve laboratuar bulguları (genetik test sonuçları) değerlendirilip aşağıdaki kriterler göz önüne alınarak konulur :

Kendini ilk olarak motor becerilerde gösteren gelişim ve konuşma geriliği
İnce motor problemleri, sarsak bacak hareketleri, ayrık bacak duruşu, el çırpma gibi normal dışı hareketler
Karakteristik yüz görüntüsü
Epilepsi ve anormal EEG
Mutlu yüz ifadesi, kahkaha
Kromozom 15′te problem

Erken tanının önemi nedir?

Erken tanı özel eğitimin bir an önce başlaması açısından önemlidir. Çocuğun en verimli olduğu ve büyük öğrenme potansiyeli taşıdığı bu yıllarda çocuk eğitimden daha fazla yarar görecektir. Erken yaştaki müdahale dil ve sosyal davranışları olumlu yönde etkilediği gibi motor gelişimdeki sorunların çözülmesinde çok önemlidir.

AS’ye ne neden olur, AS’nin genetikle ilişkisi nedir?

1965′de sendromun klinik özellikleri tanımlanmış olmakla birlikte, sendromun genetik temeli ancak 1987′den sonra tammlanabilmiştir Kromozom 15′de bulunan bir grup gendeki problemden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu genlerin bir kısmının beynin gelişimini; özellikle de konuşma, hareket ve pigmentasyon ile ilgili bölümleri etkilediği sanılmaktadır. Ailede genellikle sadece bir kişide AS görüldüğü tespit edilmiştir. Bu kişinin DNA’sı incelendiğinde kromozom 15′de bir sorun olduğu görülür. Bu konudaki genetik araştırmalar sürmektedir.

AS’nin tedavisi var mıdır?

Kesin bir tedavisi yoktur. Hayat boyu süren bir hastalıktır. Tedavisi olmamakla birlikte ilerleyen ve beceri kayıplarıyla süren bir sendrom değildir. Edinilen beceriler kaybedilmez. İyi bir eğitimle uyum yetenekleri ve beceriler geliştirilebilir.

AS’nin ilaçla tedavisi var mıdır?

Bazı durumlarda farmakolojik tedavi olarak da bilinen ilaç tedavisi kullanılır. İlaç tedavisi, AS’ye özgü belirtilerde değişikliğe yol açmaz. Ancak AS li çocuklarda görülen aşın hareketlilik, uyku ve yeme sorunları ve epilepsi gibi durumlarda ilaçlardan yararlanılmaktadır. Kullanılan ilaçların konunun uzmanı tarafından verilmesi ve belirli aralıklarla takip edilmesi çok önemlidir.

AS’de hangi tedavi ve terapi yaklaşımları kullanılır?

Uyum ve becerileri arttırma ve bazı semptomları ortadan kaldırma amacıyla eğitsel terapiler kullanılır. Bunlann birçoğu davranışçı terapilerdir. Motor, dil ve sosyal becerileri geliştirmeğe yönelik fizyoterapi, uğraş terapisi, konuşma terapisi, hidroterapi, müzik terapisi gibi eğitsel yaklaşımlar çocuğun gelişimini destekler. AS’li çocuklar genellikle hiperaktif oldukları ve konsantrasyon sorunları olduğu için oldukça yapılandırılmış aktivitelere ve rutin oluşturulmasına ihtiyaç duyarlar. Çok kolay uyanlabildiklerinden çok fazla uyarının olduğu ortamlar ve büyük gruplarda hiperaktif davranışlar sergilerler. Yapılandırılmış ve kontrollü ortamlarda hareketlilik ve stereotipik davranışlar azalma gösterir. Anlaşılamamaktan, kendini ifade edememekten kaynaklı kaygı, frustrasyona neden olabilir. Çocuğun iletişim becerilerinin ve formlarının bir konuşma terapisti tarafından tespit edilmesi çocuğa en uygun iletişim yollarından birini (işaret dili, resim ve sembollerle iletişim…) öğretmede ve böylelikle davranış problemlerini azaltmada faydalı olmaktadır.

Günlük yaşam becerileri ve özbakım becerileri kazandırmada TEACCH (kişilerarası iletişimi kolaylaştıran görsel, somut bir iletişim yöntemi) kullanılan yöntemlerden biridir. Ana amaç çocuğun iletişimini geliştirmek ve mümkün olduğunca bağımsız yaşamasını sağlamaktır. Oral motor becerileri geliştirmeye yönelik çalışmalar, çocuğun dil ve yeme problemlerini azaltır. İnsanlara ilgileri olduğu ve alıcı dilleri gelişmiş olduğu için, günlük yaşamda sorumluluk paylaşabilir ve arkadaşlıklar kurabilirler. Erken yıllardan başlanarak yapılandırılmış oyun oynamaları desteklenmeli, özel eğitim ve kaynaştırma eğitiminden yararlanmaları sağlanmalıdır.

Kahkaha ve sürekli mutlu hal neye bağlıdır?

Kahkaha ve gülümsemenin As’li çocuklarda neden bu denli yaygın olduğu bilinmemektedir. Gülme şeklinin epilepsi ile bir ilgisi olmadığı genellikle sırıtmaya eşlik eden ifade edici bir aktivite olduğu bilinmektedir. Çocukların %70′inde sürekli gülümseme ve bunun yanında diğer yüz ve vücut mimikleri çocuğa bu yüz ifadesini verir.

Sık görülen davranış problemleri nelerdir?

Genellikle anlaşılmama kaynaklı frustrasyon ile bağlantılı itme, çimdikleme, ısırma, saç çekme gibi davranışlar; oral uyaranlara düşkünlük ve oral-motor gelişimdeki geriliğe bağlı yalama, ağza alma, çiğneme gibi davranışlar; kendi saçını çekme, el ve parmaklarını ısırma gibi obsesif kompulsif davranışlar en sık davranış problemleridir.

AS ve Denge Problemi

Kaba motor gelişimdeki gerilik , kendini l yaş civan, denge problemi olarak gösterir. Çocuk 13 ay civarı desteksiz oturmayı, 22 ay civan kendini öne kaldırma ve itmeyi öğrenir ve 2-7 yaş arası yürümeğe başlayabilir. Küçük bir orandaki çocuklarsa desteksiz yürüyemez. Erken yaşlarda görülen kas gerginliği de bir başka denge problemi sebebidir. Hafif vakalar, normal yürümeye başlayabilirken, ağır vakalarda robot gibi yürüme ya da kaslardaki sertliğe bağlı hiç yürüyememe durumu görülebilir

AS’de fizyoterapinin önemi nedir?

Eklemlerle ilgili problemleri çözmede ve eklem hareketliliğini desteklemede fizyoterapi gerekmektedir. İstem dışı, düzensiz hareketler yürümeyi, beslenmeyi ve nesnelere uzanmayı engelleyebilir. Kaba motor gelişimdeki gerilik yürümeyi geciktiren nedenlerden biridir. Çocuğun bacaklarmdaki sertlik veya titreme yürümenin bozulmasına neden olabilir. Bütün bu bahsedilen sorunların tedavisinde fizyoterapi destekleyici yöntemdir.

AS ve Epilepsi

Çocukların %80′i hayatlarının bir döneminde epilepsi nöbetleri geçirmektedir. Nöbetleri ağırlıklı olarak 18-24 ay arası rastlanmakla birlikte daha ileri yaşlarda nöbetlere de rastlanmaktadır. EEG genel olarak bozuktur. Erken nöropsikiyatrik muayene önemlidir ve epilepsiyle başetmede ilaç tedavisi olumlu sonuç verir.

AS ve Hiperaktivite

AS’li çocuklarda sıklıkla hiperaktivite görülür. Erken yaşlarda özellikle kısa dikkat süresine bağlı olarak görülen hiperaktivite, kız ve erkek çocukları aynı oranda etkiler. Bebek ve çocukların dikkatsiz davrandığı, elleri ve oyuncakları sürekli ağızlarına soktukları, uzun süreli olarak bir nesneyle ilgilenemeyip nesneden nesneye geçtikleri görülür. İleri yaşlarda çocuklarda görülen ısırma, çekme ve çimdikleme davranışı, hipermotorik aktivite ile ilgilidir. Sürekli ve tutarlı bir davranış değiştirme programı, istenmedik davranışları azaltma veya yoketmede olumlu sonuçlar vermektedir. Araştırmalar hiperaktivitenin yaşla birlikte azaldığını göstermektedir.

AS ve Uyku Problemi

Bebeklikte yaygın uyku problemleri görülebilir. Diğer çocuklara oranla uykuya daha az ihtiyaç duyarlar. Uyku problemi yaşla birlikte azalır.

AS ve Yeme Problemleri

Bebeklikte el emme yaygındır, büyüdükçe bunun yerini çiğneme ve oral (ağız) uyaranlarına düşkünlük alır. Dil ve ağız yapısındaki problem, çiğneme ve emme gibi becerilerde sorunlara neden olabilir. Oral-motor becerileri geliştirmeğe yönelik egzersizler, yeme ve salya problemlerini çözmeğe yardımcı olur. Yeme problemleri yaşla birlikte azalır.

AS ve Pigmentasyon

Çocukların %60′ınm cilt, saç ve gözlerinde normalden daha az pigment bulunur. Derileri solgundur ve güneş ışığından kolay zarar görür. Gözlerdeki pigment eksikliği, göz kayması ve görme bozukluğu gibi problemlere neden olabilir.

AS ve İletişim

Bebeklikten itibaren iletişime açık ve insanlara yakındırlar. Dikkat sürelerinin kısa olması, etkileşim ve iletişimi olumsuz yönde etkiler. AS’li, çocukların tamamı, konuşma problemine sahiptir. Oral-motor problemler yeme sorunlarına neden olduğu gibi konuşmayı da etkiler. Bir kısmı hiç konuşmaz ya da sınırlı sayıda kelimeyle konuşur. Alıcı dil (kendilerine iletilenleri anlama) ifade edici dilden (ihtiyaçlarını ifade etme ) her zaman daha iyidir. İşaret dili, resimle iletişim kurma gibi alternatif iletişim yaklaşımları bu çocuklarda sıklıkla kullanılır.

Akıl Oyunları Terapisi

Özel eğitimde Zeka oyunları öğrenme sürecini hızlı ve kalıcı hale getiriyor.

Çabuk ve hızlı öğrenme biçimi bir takım metotlarla geliştirilebilen bir yöntemdir. Bu yöntem insan zekasının nasıl çalıştırılması hususunda yardımcı olan bazı materyaller ile sağlanabilir.

Çocukların ilk yaşlardan itibaren öğrenmeye açık olan beyinleri; bazı oyunları oynayarak veya öğrenmeyi oyunla birleştirerek geliştirilebilir bir durumdur.

Çocuklarda ilk zeka oyunları bazı oyuncaklar ile sağlanabilir. Özellikle ilk yaşlarda renk, cisim ve isim öğrenme konusunda görsel oyuncaklar ile bu öğrenme hızlandırılabilir. Tabi ki bu durumun gelişmesi için sürekli yenilikler katmak önemli bir ayrıntı olacaktır. Özellikle Rehabilitasyon Merkezlerinde bu tarz öğretim ve eğitim olması, zihin engelli bireylerin öğrenmelerini daha kolay ve pratik hale getirebilmektedir. Bu nedenle çocukların Rehabilitasyon Merkezlerinde eğitimi almaları oldukça önemlidir.

Side bar